Çocuktur aşk, küçük sürgünüm
Bir avuç gökyüzüdür.
Öylesine güzelsin ki beni sen soydun
Bir çiçeğe su verir gibi.
Usulca ensenden öptüm seni
Usulca,
Bozulup dağılıyor topuzun
Karnın, kolların ipince düşüyorsun.
Aşk ki küçük dağ köyleridir
Diyordum, yüzünle çıktığım.
Uzat ellerini, küçük sürgünüm
Uzat bana
El eledir çünkü aşkla ölüm
27 Ağustos 2013 Salı
Aşkla Ölüm
Gönderen a. zaman: 15:39 0 yorum
Etiketler: İlhan Berk
10 Ağustos 2013 Cumartesi
Yalnızlık Sensin
oyuluyorum şu masmavi boşluğa
gölgesiz kıpırtısız
yalnızlık sensin.
konuşuyorum kendi kendime odamda
bir portakal suyu iç, ya da içme, ne yaparsan yap
yalnızlık sensin.
bir giden, bir dönen, sonra yeniden giden
şiire dönüşen bir yalnızlıksa bu da
bir sen varsın, ordasın, kısık sesli yalnızlık
sözgelimi iskenderiye'de bir atlıkarıncada
Gönderen a. zaman: 15:49 0 yorum
Etiketler: Edip Cansever
1 Ağustos 2013 Perşembe
Bir Plak Gibi Gökte Dönüyor Mavilik
Bir plak gibi gökte dönüyor mavilik
Sesi aşağıda, çok aşağıda
Üstünde bir duvarın. Duvarsa
Dondurma yiyen bir çocuğun eli sanki
Taşmış akıyor
Öpüyor toprağı kanatan nar çiçeklerini.
Öpülüyorum bembeyaz çimlerinde yalnızlığımın
Sonsuzluk yarın.
Gönderen a. zaman: 19:11 0 yorum
Etiketler: Edip Cansever
Eylülün Sesiyle
Baylar!
Bin dokuz yüz seksen birdeyiz
Karşınızda eylülün sesi
Ağustosa çekildi, eylülün sesi
Birazdan konuşacak
"Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar."
Tepelerde bulamaçların kahverengi eridiği
Eriyip sarı sarı aktığı bir mevsim
Bir saat gibi işlerken avucumdaki güz çiçeği
Yosunların kapılara usulca
Tırmanıp yerleştiği
Yani eylülün sesi, buysa çok iyi baylar.
Yaz geçti, sözgelimi midyelerden yorulduk
Eni boyu belirsiz bir ıslaklıktan
Upuzun gündüzlerden, sevimsiz otellerden
Eylül ki, sorabilir mi
Hüzünler iç kamaştırıyor, aşklarsa niye yoksul
Bir asfaltın kuru sıcak soğuğundayız
Oysa bir deniz feneri mevsimsiz ölür baylar.
Dahası
Bu düğmesiz giysileri şöylece giymek
Bir boşluuğu giyinmek mi olur
Olsun
İşte karşınızda ekimin sesi
Kasımın sesi sonra
Yağmurun eşliğinde -çocuğunu emziriyor yaz-
Bundan böyle günlerimiz nasıl geçecek baylar.
Her şey o kadar dokunaklı ki
Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
Dağınık, renksiz bir mozayık gibiysem
Üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-
Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar.
Sonra bir kır kahvesi kendini okurken
Masaları toplanmış, bardakları toplanmış
Tam kendini okurken
Derim ki bir semti iyi tanımak kadar
İyi tanımal dünyayı
Açın radyolarınızı: eylülün sesi
Bu dünyada can sıkıntısının bir başka anlamı var baylar.
Elmalar silik silik kırmızı artık -olsun-
Gözlerimiz tozlanmış, kirli
Gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi
Sıkılmak iyi baylar
Biz hazır tuttukça böyle
İçi yangından alev alev
Dışı buz tutmuş kalplerimizi.
Gönderen a. zaman: 19:04 0 yorum
Etiketler: Edip Cansever
Cin
"İnsanın insana verebileceği en değerli şey
Yalnızlıktır."
Gönderen a. zaman: 19:02 0 yorum
Etiketler: Edip Cansever
Cemal'in İç Konuşmaları II
...
Geçen yaz denize girdiğim günler...
Anımsıyorum
Ne vardı ortalıkta maviden başka
Sadece bir martı - o da maviyle beslenen -
Gördün mü demiştim kendi kendime
Mavilik de çocukluk gibi
Unutulmayacak hiç.
Gönderen a. zaman: 19:00 0 yorum
Etiketler: Edip Cansever