8 Mart 2011 Salı

"

neden bilinmez
alırsın yarı tuğla gibi kitabını
sarılırsın yatağa giderken
okumadan kaparsın gözlerini
içindeki dizeler
geçer gider gözlerinin önünden
bilirsin nerede ne diyor kime diyor
uyursun sonra
büyük saat akmaya devam etmektedir
uyku sürer
tüm saat kuleleri
yanlış da gösterse zamanı
bilirsin biri var bir yerde
saatin kaç olduğunu saklayan


.

Şimdi Bir Ürüzgar Geçer



bana yollardan bahsedin artik,
buyusun yalnizligim.
bir kadin ve bir gecelik sarhoslugun pesinde
olume benzer duraklardan...
simdi bir garip ürüzgar gecer bilir misiniz?
perdesiz,yataksiz, atessiz
sapli'nin hanindaki kavaklardan...

halbuki ben yildizlara bakanda
aglamaliydim.
bulutlar bir yesil, bir beyaz oylece
kalbimde bir uzuntu kimsesiz, urkek
tatli bas donmelerine benzer bir gece
sonra bir eski sarki hatirlar gibi
bir ses, yabanci ve guzel, uzaklardan..

herkes kendi hurlugunde olmeli
olmek, olmekse.
asirlarca evvel bu dunya
baska insanlarindi.
kardesce uzatiyorum yanaklarimi, iste
insanca atesler almak icin
gelip gectikce open dudaklardan...

simdi bir ürüzgar gecer kavaklardan
sapli'nin hanındaki.
hanci isinir, yolcu usur yalnizliginda,
bir uzun ic cekis buyur daglara dogru
bu son gecesidir artik agladigimin,
birakin yeniden uzuleyim
icimdeki yillanmis meraklardan.



"...
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sessizce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kadar gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
..."

4 Mart 2011 Cuma

Profesör

Bir Yılın En Soğuk Akşamında Aşk Övgüsü



yemin ederim şiir değildir, şiir değildir
daha başka bir şeydir ki, göz yumulur..

nasıl yadsınabilir yüreklerde gezinmesi
tozlu bir gümüş tabağın, çiçeksiz bir sardunyanın
bir kadifenin avuçları kamaştıran anısı
ıpışık caddelerden, armağanlık çiçeklerden
kanı çekilir gibidir eski dünyanın
kalabalıkta, yarışsız bir hipodrom ıssızlığında
bir suyun durmadan durmadan aktığı sanısı
geceyi, egemen geceyi hazırlayan akşamı
bir altın yüzük gibi sıyırmak taşbebeklerden
köşebaşları acımasız bir yüzdürler sunarlar kendilerini
dünyada, bir güneş yılının en soğuk akşamı.

iki kişinin birbirine baktığı akşam saatinde
uzakta bir ırmak bir tomruğu taşıyordur elbette
bir yer sızlıyor belleğimde seni bir yerden tanıyorum
işte ellerin birini öldürenin elleri
bir merdiven taşıyan birinin elleri
belki biçimli ama ağzın ilgilendirmiyor beni
sen su mu içerdin süte ekmek mi batırırdın
o büyük nehir sürerken kütükleri
seni tanıyorum elbet ama neye yarar
uzun zamandır buluşmamıştık
hem insan ne kadar taşıyabilir şuncacık yüreğinde
bunca gemiler bunca tirenler gazeteler
oradan oraya taşırken en kötü haberleri.

yemin ederim aşk değildir bu
dünyada, bir güneş yılının en soğuk akşamı
soğuğun kertesinde gözlerdeki bu buğu
yemin ederim aşk değildir, aşk değildir
daha başka bir şeydir ki, göz yumulur.