"gündüze dek kalasın diye sevdim seni geceden"
22 Eylül 2012 Cumartesi
Gönderen a. zaman: 16:42 0 yorum
Etiketler: Metin Eloğlu
21 Eylül 2012 Cuma
"Ben çocukken (ne zaman çocuk olmuştum!) görünmeyen adam olup pasta yemek isterdim. Ne kıtmış tutkularım.
Gidiyor musunuz?
Güle güle.
Kapıyı iyice kapayın.
Sizden üşüdüm."
6 Eylül 2012 Perşembe
Kirli Ağustos
Gönderen a. zaman: 17:08 1 yorum
Etiketler: Edip Cansever
İdris'le Konuşma
-idris, sen ne yapıyorsun kuşların yanında
-idris'le konuşuyorum
kuşları okuyorum içimde, ağacın kuşlarını
yeni pişmiş çilek reçeli gibi kaynayan
dalların üzerinde
gemilere dadanan kuşları okuyorum bir de
göklerde bir başına dolaşan
görkemle
büyük denizlerdeki yalnız kuşları
ve okuyorum yıllardır bütün yalnızlıkları
okuyorum da
kuş olsun, insan olsun
yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı
işte
suları fiyakayla göğüsleyen yelkovan kuşları
geçiyorlar martıların peşi sıra
ve küçük bir evin üst katı martı
duvarlarından sümbüller akan
sanki çok öpüşmelik kuşlar bunlar, çok sevişmelik
ve seninle biz iyi ki
sevmelerin ustasıyız, güzel şaşkınlıkların
önce yüreklerimizi alıştırmışız buna, sonra kafalarımızı
ki bu yüzden içimiz hiçbir zaman yoksul değil
yoksul olmadı.
bak
bu kalın kalın ellerimi soruyordun, bu çürük çürük bakan gözlerimi
dokunuyor ellerim gördüğün gibi
anlıyor dokunduğunu benden önce
emiyor suyu gözlerimse
emziriyor güneşi
ve uçsuz bucaksız bir maviliği yaratıyor onlar
her gün
yaratacaklar elbette
ve sözgelimi ben
üstünde gökyüzünün
kum taşıyan mavnalar gibiyim
kimi zaman kavuniçi, kimi zaman osmanlı yeşili
sabahtan akşama kadar seyrederim
ve derim ki biz
çok değerli bir yüzük taşının halkasında sıralanmışız
ana sütü gibi bir aydınlık içinde
yani şu yeryüzünü bir uçtan bir uca kuşatmışız
dik tutarak gövdemizi
umutla
bazan da yıkılarak kendiliğimizden ya da bir kurşunla
ve bu hızlı akışa yaşayıp ölmek deriz.
yaşayıp ölmek, deriz, ne denir daha başka
denir, çok şeyler denir, biliyorum
geçecektir hayatımıza mutlaka
çok inandığımız bir şeyin çocukluğu
sonra gençliği, sonra oturmuşluğu
sonra hayat hayat gibi olacaktır.
bakma sen, kuşlar bir uçumluktur ne de olsa
denizler bir fırtınalık görkemli
bizse kendimizi insan olarak
bir tohum gibi dikmişiz sonsuzluğa.
Gönderen a. zaman: 17:02 0 yorum
Etiketler: Edip Cansever
Dostlar
Geldin mi, iyi
Yollarından yürüyüşler sızdıran sonbahar.
...
Gönderen a. zaman: 16:51 0 yorum
Etiketler: Edip Cansever
İlkin
...
örneğin en sıcak ülkelerin yazında
en soğukların kışında
yanarım üşürüm berbat olurum
hiçbir şeye yaramam
ama yine de seni severim
o zaman sen de beni sev
evet
Gönderen a. zaman: 16:18 0 yorum
Etiketler: turgut uyar
Biliyor musun?
"peki o zaman ben neden
dereceler sokayım koltuğumun altına
ateşim varsa zaten
ey gözleri maden
çünkü aşk bir suçlamadır
sonuna kadar yaşanmamışsa
bir bardak birada yeni bir deniz
ve yağmur
eski bir denizde yeni bir ada
yaşanmamışsa"
Gönderen a. zaman: 16:06 0 yorum
Etiketler: turgut uyar
Ayrılıklardan
böyle sessiz ayrılıklarda,
her şey önceden belli olur.
en güzel zamanında, aşkın ve hayatın
insan deli olur...
o, kadırga taraflarında bir evden çıkmıştır.
masum bir yalanla -halama diye-
gözleri pabuçlarında, mahcup
ellerine yapışmış gibidir
harçlığından arttırıp aldığı
sevimli hediye...
ah, insan nasıl çıldırmaz nasıl
bir çaresizlik,
bir umutsuzluk sarmış her yanı.
aranızdan insanlar geçer.
bulutlar geçer.
o, kırmızı mürekkep gibi dudaklarıyla, zoruna
utanarak gülümsemeye çalışır.
bu gülüş en aldatmazıdır vaatlerin.
yıllarca sonra bir uzak gurbette bile;
zulmüne dayanılmazken yalnız saatlerin,
bir yeşil yaprak üstünde gözlere,
görünür, uzaklaşır...
Gönderen a. zaman: 16:01 0 yorum
Etiketler: turgut uyar