13 Nisan 2011 Çarşamba

Sayfa 49

Toprağa mızrak diktiler, bıçak sapladılar, yaralandı. Derken,
uyumuşuz. Yıllar boyu. Bir gemi yolculuğuymuş bu.

Ruhun dudaklarındaymış, küçük burnunda, uzun kemiklerinde.
İfritler tutmuşlar da elinden seni kurtlara götürmüşler.

Beklemişler şafak olsun da uyanasın diye. Uyanmamışsın, aman uyanma,
bekle, geçsin günler, tutulsun güneş, kararsın gök. Gizlice geleceğim,

zifiri bir dehlizden geçip, denizlerin dibini bulacağız, açtığında gözlerini
ışıksız bir dünyaya, korkma, yalvarırım korkma, kendi ışığım bile sönmüş deme,

buluruz elbet kuru bir meşe, tutunuruz, vururuz kumsala, sen ve ben, çıplak.
İşte o zaman yıldızları tekrar elimize alsak, savursak, kahkahalar atsak...



.

0 Comments: